28 Aralık 2009

"Acını Hissediyorum" Araştırması


Aralık ayının 3. haftasında, neredeyse tüm güncel yayınlarda duyurulan bir haberdi bu. Batı İngiltere’nin önemli eğitim kurumlarından olan Birmingham Üniversitesi, 108 üniversite öğrencisinden örneklemle, araştırmasını sonuçlandırmış. Buna göre, yaralı atletler ve iğne yapılan hastaların görüntüleri öğrencilere izletilmiş, beynin duygu merkezinde ve mimiklerde acı belirtileri gözlenmiştir. Ayrıca acıyı hissettiklerini söyleyenlerin geneli, hisleri nedeniyle korku filmlerinden ve rahatsız edici görüntülerden uzak duruyormuş. Bunlar, Pain dergisinde yayınlanan sonuçlar…

Özellikle sevdiğimiz ve değer verdiğimiz kişiler söz konusuysa, fazlaca hassas oluyoruz. Çocukların hastalığı durumunda, yapılması gereken iğne anındaki “beni kurtar” ifadesi, hani “içimiz cız etti” dediğimiz yaşanmışlıklardır.

Bazı acılar bir şekilde kişiyi buluyor. Böyle durumlarda en doğru taraftan bakmaya çalışarak, acıyı hafifleten yollar aranmalıdır. Televizyon kanallarında, özellikle haber programındaki şiddet görüntüleri, herkesin keyfinden bir şeyler alıp götürüyor. Fakat acıya olan odaklanma ve duyarlılık nedeniyle, görüntülerden kaçamıyoruz. Nereye dönsek, aynı acıyla dolu karelerle karşılaşıyoruz.

Yaşanmış her neyse, yaşanmıştır. Yaşanacaklarda huzurlu bir tat aramak, ruhu taze tutmanın sanırım en güzel yolu olmalı.

Emre Türker

Picture: flickr

4 yorum:

  1. İşte sırf bu yüzden TV ile aram hiç ama hiç iyi değil Emre..
    Çünkü aynı dediğin şekilde gördüğüm bir kare beni içim cız ederek kendine odaklıyor ve sonrasında da kendimi iyi hissetmiyorum.
    Yaşanmış her neyse yaşanmıştır ama yaşanmaya devam edeceklerinden emin olduklarımız var ya..Onlar işte insanı mahvediyor...

    Bu demektir ki bahsettiğin araştırma ve sonuçları ne kadar doğru.
    Paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Acıyı sevdiğimiz ve odaklandığımız için hissediyoruz bence, çözüm yolları ve sonrası bizi hiç ilgineldirmiyor, acıdan besleniyoruz resmen.

    YanıtlaSil
  3. Zeugma… Eskiden “ne izliyorsun?” diye soranlara, “belgesel, haber, bilgi içerikli yarışmalar, komedi içerikli yayınlar ve çocuk programları” diye söylerdim. Bunların içinden haber kısmını çıkardım. Çünkü zeugmacım, insanda haber alacak keyif bırakmadılar. İzlediğim program sıralaması da, haftalık toplamda belki 3-5 saati ya bulan, ya bulmayan zamanımla ilgili. Bazen haftalık 3-5 saati bile çok buluyorum ya!
    Türk milletinin yoğun bir duygusal temeli var. Medyanın en çok sömürdüğü içeriğin duygu olmasına şaşmamak lazım.

    noranıngemisi… Sevdiğimiz için de çözüm yolu diye bir şey olduğunu düşünmüyoruz. Özellikle geçmiş dönem edebiyatımızda acıyla dolu hikâyeler bolca vardı. Örneğin, ben çocukken bir çocuk kitabı hediye almıştım. Kitap çocuk kitabı olmasına rağmen, şiddet ve dram ağırlıydı. Önemli bir geçmiş dönem yazarımız olduğu için burada bahsetmeyeceğim. Çünkü asıl sorun, kitabı çocuk kuşağına koyan yayınevinin sorumsuzluğuydu.

    YanıtlaSil
  4. :):(
    Nereye bakarsak, onu görürüz..

    YanıtlaSil