Seyyar Satıcıya Üniversiteli Satış Uzmanı Aranıyor!
Gelir standartlarında okul getirisinin oranı gittikçe düşüyor. Çünkü tıp gibi uzmanlık gerektiren işler haricinde, mesleğe uygun yetiştirme programlarıyla alternatif çözümler üretmek mümkün. Üniversite mezuniyetinin önemi, artık kültürel ve sosyal yönle sınırlı kalmaktadır.
Girişte anlatılanların, “üniversitenin gereksizliği” şeklinde algılaması hatalı olacaktır. Örneğin, bir bankada memur olmak için geçmişte lise mezunu olmanız yeterliyken, şimdilerde yüksekokul ve/veya lisans durumları “tercihen” olarak nitelik taşımaya başlamıştır. Nüfusla beraber okul ve bölüm sayısının artması, aranan özellikler konusunda çitayı yükseltiyor. Yakında seyyar satıcıların “portatif satıcıya üniversiteli pazarlama uzmanı aranıyor” ilanını görmek sürpriz olmayacaktır.
“Bu şirket benim sayemde yürüyor, ben olmazsam onlar bir hiç” anlayışı bitmiştir. Önceden şirketin kalifiye elemanları ne kadar patronlarına rest çekebilse de, artık devir değişti. Şimdilerde her gidenin yerine, yeni bir alternatif kolayca bulunabilmektedir. Sanayi devrimi ve teknolojik gelişim, herkesin her işi yapabilmesine olanak tanıyor. Avrupa ülkeleri, 18. yüzyılda makine devrimini insanın aleyhinde kullanarak, bu değişimi başlatan isimler olmuştur.
Kısasa kısas yöntemi, çatışmacıdır. Çatışmada birileri mutlaka kaybeder. Güç daha çok paranın yanındadır. Ancak para, iyi işletildiğinde kazandırır ve iyi işletme, firmanın personelini kazanmasıyla sağlanır. Dolayısıyla çatışmak değil, birlikte hareket ederek ilerlemek gerekir.
Eğer şirketinizde saygın ve bilinir şekilde tanınmak istiyorsanız, farkı yakalamalısınız. Üniversite mezunu olmanız bir fark değil, gerekliliktir. Kâr sağlayacak düşünceler, bireysel gelişim, eğitim ve teknoloji gibi kavramların takibiyle mümkün olacaktır.
Emre Türker
Picture: deviantart