27 Temmuz 2011

Aynen Öyle

Dilimize dolanan kelimeler vardır. Belli dönemlerde gelir-geçer. Genelde televizyon dizilerinden, sevdiğimiz dostlardan, çevreden gelen bu kelime veya söz kalıpları, dile öyle bir yapışır ki, çıkarmak pek de kolay olmaz.

Dile dolanan kelime kalıpları veya kurtarıcı kelimelerin yüksek oranda tercih edilmesi, konuşma dilini biraz rahatlatmasından kaynaklanıyor. Kurtarıcı kelimeler, genelde dilde konuşma yapısına yerleşir. Mesela “şey” kelimesi, bunların başında gelir. Hatırlayamadığımız her kelimeyi “şey”le kapatırız. Dile dolanan kelime kalıpları ise, dönemseldir. “Aynen öyle”, şu an gördüğüm kadarıyla dile dolanmak bir yana, tam anlamıyla sakız misali yapışmış. Ajda Pekkan’ın son dönem popüler şarkılarından birinin adı olan “aynen öyle”, belki de yaygınlaşmayı tetikleyen nedenlerden biri... Geçenlerde televizyonda, güya geçmiş dönemi canlandıran bir diziye denk geldim. Dönemin insanları, birbirine “aynen öyle” diye cevap veriyordu. Acaba o dönemde “aynen öyle” diye bir söz kalıbı var mıydı?

Çevremde herhangi bir durumu veya olayı anlatırken, dinleyicilerimin beni onaylama biçimi “aynen öyle” cevap kapılarıyla oluyor. Aşağıdaki diyalog örneğinde olduğu gibi:
—Bence bu söyleşide açıklananlar, durumu anlatmaya yetmiyor.
—Aynen öyle!

Geçenlerde bir arkadaşa sordum:
—“Aynen öyle”de nedir? Herkes bu kalıbı kullanıyor. Televizyonda bir diziden mi kaptın?
—Yooo, zaten vardı.
—Yani birkaç sene önce de bu yaygınlıkta kullanıyordun, öyle mi?
—Yaaani! (ya kısmı biraz uzatılır.)

Aslında birkaç sene önce, böyle bir yaygınlık yoktu ama arkadaş bunun farkında bile değildi. O derece kabullenmiş. Arkadaşla geçen konuşmamızdaki “Yaaani”, başka bir kelime kalıbını da işaret ediyor.

Kitaplardan ve doğru anlatımlı yazılardan gittikçe uzaklaşıyoruz. Televizyon, eğlence programları, filmler, facebook, twitter, mail vs… Hayatımızda yoğun bir sanal akış var ve düşüncelerimiz, üretkenlikten gittikçe uzaklaşıyor. Standartlaşıyoruz. Çevreden verildiği şekliyle alıyor, kolayca yorumluyoruz. Aslında anlamını bile bilmediğimiz yüzlerce kelimeyi, daha akılda pekiştirmeye bile fırsat bulamadan unutuyor, globalleşen karmaşık bir dil yapısıyla şaşırtıcı derecede değişiyoruz. Fakat bu değişim, gelişimsel olarak pek olumlu görünmüyor. Doğru mu? Aynen öyle…

Emre Türker

Picture: Hayalbemol

9 yorum:

  1. Geçenlerde bir arkadaşımla Türkçenin kullanımı, gitgide bozulması ve yeni cümle kalıpları hakkında sohbet ederken, neden artık mektup yazılmadığı noktasına geldik ve karar verdik ki, mektupda "smile" dediğimiz karakterleri kullanamadığımızdan, duygularımızı artık anlatamıyoruz, o yüzden mektup cazip gelmiyor herhalde :) (bak yine yaptım...)

    YanıtlaSil
  2. e-SerdarK... Çok ilginç bir yorumsal cevap olmuş :) Mektuplarda kağıt kokusu vardı, sanal koku daha çıkmadı :)

    YanıtlaSil
  3. :)) Onu da denediler... Bir yerlerde okumuştum, bulamam herhalde; galiba Japonlar'dı, USB bağlantılı bir cihaz deniyorlardı. İlgili program tarafından tetiklenecek bu cihaz, o ana uygun kokuyu, içindeki kimyasalları karıştırmak suretiyle üretip, ortama salacaktı... Nasıl ama, gayet hoş bir fikir bence :D

    YanıtlaSil
  4. e-SerdarK... İlginçmiş.
    Zor ama imkansız değil.

    YanıtlaSil
  5. Alışkanlık yapmış, dilimize dolanmış ANLIK kelimeleri sevmiyorum. Herkesin tek tip giyinip, aynı standartlarda yaşadıgı komünizm o yüzden uzaktır bana..

    YanıtlaSil
  6. Ki :) zaman zaman kullanıyorum ve :) hiç hoşlanmıyorum..

    YanıtlaSil
  7. Aslı… Tek-tip giyim genelde askerlikte oluyor :)
    Bu tarz kelimeler, yaşadığımız çevreden maalesef konuşma yapımıza yansıyor. Elden geldikçe uzak durmak lazım.

    YanıtlaSil
  8. enteresan .. 'post'un yayınlandığı gün, bir büyüğümle bu mevzuyu konustuk ve "şimdi de batıda şu yaygın , herşeye 'aaynen' diyorlar" dedi.. ne hikmetse önce emolar ,sonra tikiler .. derken 'cafe'lerin bile isimleri yabancılaştı.. ve türkçe unutulmaya mahkum kaldı.. yazık ediyoruz...

    YanıtlaSil
  9. DEZ… Farklılaşma anlamında toplumun yapısını iyiye yönlendirecek etkenler olsa da, çevremizde kötüye yönlendiren etken daha fazla. Türkçenin yapısını bilmek ve anlamak, cümlenin yapısına hakim olmak açısından, mümkün olduğu kadar standartlaşmış cümle yapılarından uzak durmak gerek. Şahsen günde veya 3-5 günde bir, 10 dakika olsun sözlük okumaya çalışmak, kelime oyunlarına diğer oyunlara oranla daha fazla yer vermek, durumu pozitif anlamda etkileyebilir.

    YanıtlaSil