22 Eylül 2012

Katre-i Matem


Yazar: Prof. Dr. İskender Pala
Sayfa Sayısı: 466
Kitap Boyutu: 13,5 x 19,5
Yayınevi: Kapı Yayınları

İskender Pala’nin anlatım tarzına uygun, belki bir kademe daha ağır, fakat her tarzından biraz biraz içine kattığı, tarihi, aşkı, gizemi, masalları ve laleleri barındırdığı bir kaos hikayesidir Katre-i Matem…

Kitabı sevmek için, önce edebiyatı sevmek gerek. Çünkü bir devrin lisanını hakkıyla barındıran, masalları anlattıkça ballandıran cümlelerde, ciddi bir bilginin ağırlığı var. Zaten Matem Damlası olarak içeriğinde sadeleştirdiği, fakat kapakta ise, anlattığı 1700’lü yılların lale devrine uygun olarak adını Katre-i Matem koyduğu kitap, romanın hiç de lay lay lom bir tarzda yazılmadığını da açıklamaya yetiyor. Bazen bölüm başların anlatılan cümlelerin içeriği, bölümlerin ortasında açıklanıyor ki, o kısımlarda biraz akıl karışabiliyor.

Dilinin tutulmasına sebep olduğu Şehnaz’ın aşkından Bimarhane’ye düşmeye razı Yanık Yusuf’un aklından geçen ve onu anlatan bölüm sonlarında yer alan –derkenar- başlıklı küçük aşık hikayeleri, içeriği zenginleştirmiş. Anlatılanların fazla bir zamana yayılmadan, kısa sürede okunması gerekir ki, anlam bütünlüğü kaybolmasın ve hikâye net bir şekilde akıla otursun. Ancak ve ancak böyle anlaşılır kitabın gerçek değeri…

Gerçek midir bilinmez ama İskender Pala, Marmara Oteli’nden geçerken tesadüfen gördüğü Eski Kitaplar Müzayedesinde, kitabın değerinin kendisi için yüksek olduğu Osmanlıca yazılmış bir eseri, üçüncü arttırımda alır. Çok beğendiği ve kim tarafından yazıldığı bilinmeyen bu kitap öyle hoşuna gider ki, onu sadeleştirip yayınlamaya karar verir. İşte böyle başlıyor sunuş kısmı…

1700’lü yıllar.

Gerdek gecesinin sabahına kadar aşkı Nakşıgül’ün kollarında rüyalar gören Şahin, aynı günü sabahında, sevdiği kadının parça parça olmuş bedenini yorgan altında bulunca, çılgına döner. Ne var ki, çevresindeki yakınları da onun o gece Nakşıgül’ü öldürdüğüne kesin gözüyle bakacak ve cezalandırılmasını isteyeceklerdir.

Bunun yanında başka bir yerde bir genç Yusuf, sevdiği ve sevmeye devam edeceği kız Şehnaz’ın dilinin tutulmasına sebep olacak ve bu nedenle Haseki Bimarhanesi’ne kapatılacaktır. Lakabı, aşkından dolayı Yanık Yusuf olsa da, nihayetinde bimarhanedeki katip çelebi onun lakabını, kayıtlarını tuttuğu deftere Yanık kelimesinin “y” si ile Yusuf’un “y” sini birleştirip Yeye olarak geçirecek, Yusuf da bu lakabı benimseyecek.

Gelgelelim bu iki talihsiz aşık, kaderin onları bir araya getirmesiyle dost olur ve birbirlerini zamanla kardeş belleyip dermanlarına çare ararlar. Her ikisin de hikâyesi uzundur ve anlatılacak kadar yaşanacaklar da bunu göstergesi sayılacaktır.

Tüm romanın içeriğinde gezinirken, III. Ahmet’in padişahlığında bir dönemin açılıp kapamasına kadar, akıl almaz bir cinayetin aydınlanmasına tanık olacaksınız. Şahsen oldukça beğendiğim bu romanı.

Eline sağlık İskender Pala…

Emre Türker.

3 yorum:

  1. gerçekten dili son derece ağır bir roman.. ancak yine de bir sonraki bölümde ne olacak diye merak ettiren cinsten...derkenar bölümleri konudan biraz uzaklaştırsa da bu bölümleri çok sevdim...

    YanıtlaSil
  2. hüzün damlası....unutulmaz kıtaplardan beım ıçın...

    YanıtlaSil
  3. ağır bir dil sürükleyici olaylar...

    YanıtlaSil